A- Bir Hanımın Hikayesi:
Daha dün avukatlık büroma bir hanım geldi: Kendisi henüz otuzuna bile basmamıştı..! Kocası O’nu, daha 15. yaşının içindeyken kaçırmış, kendisiyle evlenmek zorunda bırakmıştı. Hanım durumu kabullenmiş, kocasını da sevmişti… Boyundan büyük iki de kız evladı sahibi olmuştu. Aslında hem kocası hem kendisi aynı köyden ve ikisi de ilkokul mezunuydular. Gariban ve fakirdiler. Ekmek parasının peşinden ta buralara gelmiştiler. Gözü açık, akıllı bir bayandı hanım. Sanırım kocası da öyle… Çocukları da maşallah “cin” gibiydiler…!
Hani derler ya; “Allah, yürü ya kulum demiş!” diye! İşte öyle..! Sanırım Allah, kocasına öyle demiş; O da yürümüş. Ustabaşılar olmuş; müdürler olmuş… Emrinde mühendisler falan çalıştırmış! (Öyle ya: At binenin kılıç kuşananın.!) Kılıcı kuşanmış, ata binmiş, patronlar olmuş, şirketlere ortaklar olmuş, hasılı vesaire, vesaire…
Tabii ki bilgisayar olsun, sair teknolojik olanaklar olsun sonuna kadar kullanıyor. Para ise bol.
Maşallah; tam bir “Klasik Türk Erkeği”… Hanımının kendisini geliştirmesine hiç fırsat vermemiş! Zaten niye versin ki..? Çevresinde fır dönen kadınlar gırla… (?)
Hanımı her şeyin farkında… Ama anne… Vefakar ve cefakar Türk Kadını… O süpürge etmiş saçını evliliğine…! Hatta kocası, ne ederse etsin, yeter ki ara sıra bile olsa evine bir uğrayıp kendisine hoş davranması yeterli… Ama nerede…? Adam aşağıladıkça aşağılıyor, horladıkça horluyor kadını! Bu arada adamın dostları, (Hanımefendi olan dostları) arıyor kadını. “Defolup gitmesi” isteniyor. Hanım direnmeye çalışıyor. Dediğim gibi, saçları süpürge ama iki gözü iki çeşme... Sabrediyor…(!) Hangi sabırsa (?) Nihayet psikolojik sorunları başlıyor…! Haydi bakalım, Torbalı Devlet Hastanesi’nin psikiyatri servisine…
Demem o ki; büroma gelen hanım, psikiyatrik yardım almıştı. Çünkü içine düştüğü durumdan çıkmalıydı..!
Ama kocası bir kere yürümüştü. “Geri zekalı, cahil kadından” kurtulmalıydı. Kadın güya sabrediyor, direniyordu. Evliliğini kurtarmak istiyordu. Ama kadının bu sabrı (?) kocasını çileden çıkarıyordu!
Ona; “Ne gurursuz kadınsın…!?” gibilerinden yükleniyordu. Sanki gururlu olmak bir meziyetti!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder