A- Çıkarının Üstüne Basmak ve Ağalaşmak:
Bence önemli olan şey, kişinin kendi çıkarının üstüne basıp basamadığı konusudur.! Ve kişi bu çıkarının üstüne basabilme konusunda başarı kazanmalıdır. Bu yüzden bir insanın ilk yapacağı iş; kendi çıkarının esiri olmaktan kurtulmak olmalıdır!
Çünkü çıkarının esiri olan bir insan; hangi mevkii veya makamı işgal ederse etsin, yahut nice gücü ve serveti olursa olsun, asla ve asla kölelikten kurtulamaz.! O kişide illa ki, kişilik zaafı bulunur! Ne yaparsa yapsın, kendisini nasıl pazarlarsa pazarlasın, o hep küçük olmakta devam eder. Ve her zaman, ancak ve ancak; çıkarının kulu ve kölesi kalır! Nihayetinde illa ki, yenik düşen de o olur.! Çünkü sözüm ona; “Tok evin, aç köpekliğinin” yolu buradan geçer!Yukarıda da söylemiştim; “Bana dizi dirseği yırtık adamda bir tevazuu izi, lüks ve model arabalarda gezenlerde de Kaf Dağlarını yaratan adam izi görünüyor.” diye...!
Tabii ki, her türlü gücü ve serveti elinde bulundurup da bunları insanlık yararına kullanan yüce gönüllü insanları tenzih ediyorum. Ayrıca İslam’ın da, “bir lokma bir hırka” diye, süklüm püklüm olmuş insanları istemediği gibi, bu “bir lokma bir hırka” lafını kendine kalkan edinen çıkarcı insanları da istemediğini, tam aksine her yönüyle zengin fakat, nefsine köle olmayan yüce gönüllü ve erdemli insanlar istediğini biliyorum.!
Yukarıda bahsini ettiğim izlerden birincisini hep sevmişimdir! İkincisi ise bende hep bir iticilik uyandırmıştır!
Sözün burasında, önce Atatürk ve savaş arkadaşlarıyla, Kurtuluş Savaşımızı yürüten nesle Allah’tan gani gani rahmetler diliyorum.
Allah Onların taksiratlarını affetsin; bizleri de yanlarına yoldaş ve arkadaş etsin!
Çünkü onların hayranıyım ben! Onlardaki ruhun hayranıyım!
Ki neden hayranıyım?
Orta Toros yaylalarında, Bozkır’a bağlı, dağlık taşlık, “Yilbeği” (Yelbeyi) derler, zor ve çetin ekonomik koşulları yaşayan, köylerimizden birinin evladı, çok sevdiğim bu ülkenin sıradan bir vatandaşıyım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder